Osmanlı döneminde bütün zimmi toplulukların yani “milletlerin”, kilise, manastır, havra ve diğer ibadet yerleri, kendilerine mahsus mezarlıkları vardı. Kiliselere ve vakıflarına kimse karışmazdı. Millet şeflerine verilen fermanlarda bu durum özellikle belirtilirdi. Sille’nin Ortodoks gayrimüslimleri Rum milleti içinde idi. Nitekim, Silledeki kiliselerin Ortodokslara ait olduğu bilinmektedir.
Sille'de yaşayan Hıristiyanların yapmış oldukları ve ibadetlerini yerine getirdikleri çok sayıda dini mabet ve kilise bulunmaktadır. Bunlar gerek Hıristiyanlık döneminde, gerekse Selçuklu ve Osmanlılar döneminde faaliyette olan mabetlerdir. Sille'de yaşayan Hıristiyan halk bu kiliselerde dinlerini özgür bir şekilde yaşamışlardır. Osmanlı Devleti hoşgörüsü nedeniyle her dönemde Hıristiyanların kendi dinlerini yaşamaları için gerekli tedbirleri almıştır. Kiliselerin tamir ve bakımına devlet tarafından ayrı ihtimam ve özen gösterilmiştir. Arşivlerde Sille’deki kiliselerin zaman zaman tamir edildiği ve gerekli bakımın yapıldığı ile ilgili bir çok belge mevcuttur. Sille çevresinde bulunan kiliselerin en önemlileri; Ak Manastır, Aya Eleni Kilisesi, Çevrikler Kilisesi, Mezarlık Kilisesi, Hıdrellez Kilisesi, Aşağı Kilise, Kızıl Kilisesi'dir.
Sille'nin en önemli tarihi varlıklarından birisi de Sille güneyindeki mağara kiliseleridir. Dağ yamacındaki kayalara oyulmuş çok sayıda Erken Hıristiyanlık dönemine ait kilise bulunmaktadır. Bu kiliselerin tavan, taban ve duvarları çeşitli resimlerle süslenmiş olup, resimlerin birçoğu varlığını sürdürmektedir. Bunlardan en tanınmış olanı kaya ve toprağın oyulması ile yapılmış olan Banaya Kilisesi'dir. Birçoğu daha sonraki dönemde gerek dış etkenler, gerekse bakımsızlıktan dolayı tahrip olmuştur. Bu kiliseler Kapadokya ve Ihlara vadisindeki kiliselere benzerlik göstermektedir.
Aya Eleni Kilisesi / Büyük Kilise / Esterçikoz Kilisesi
Aya Eleni Kilisesi: Kilise Subaşı mahallesinde yer almaktadır. Hıristiyanlık devrine ait kilise, Yunan Haçı planına sahiptir. Bu kilise belgelerde “Kenise-i Kebîr” veya “Büyük Kenisa” yani Büyük Kilise olarak geçmektedir. Hz. İsa’nın doğumundan 327 sene sonra Bizans imparatoru Kostantin’in annesi Helena hac için Kudüs’e giderken Konya’ya uğramış, buradaki ilk Hıristiyanlık çağlarına ait oyma mabetleri görmüş, Hıristiyanlara Sille’de bir mabet yaptırmaya karar vermiş ve bu kiliseyi yaptırmıştır.
Bu kilise Anadolu’daki ilk Hıristiyan kiliselerinden olup günümüze kadar çeşitli tamirler geçirmiştir. Belgelerde Kozyaka Mahallesi’ndeki ve adı Esterçikoz olarak geçen kilise ile ilgili H.1140/M.1727-1728 tarihli bir belgede zelzele sonucu duvarlarının çatladığı ve sıvalarının döküldüğü merkeze bildirilip tamir için izin istenmiştir.
Ama mekânda dört fil ayağı üzerinde yer alan büyük kubbesi bulunmaktadır. Kilisenin duvar ve pencerelerinde Roma devrine ait malzemeler kullanılmıştır. Kilisede bulunan kürsü ile ahşap dolap yaldızlı bitkisel süslemelere sahiptir. Kilise dıştan sade görünümüne karşın içinde fresk ahşap süslemeler geniş yer tutar. Kilise Bizans dönemi, kesme taş ve molozlarla inşa edilen ilk Hıristiyan mabetlerindendir. M.Ö. 327'de inşa edilen kilise; zaman zaman çeşitli tamiratlar görmüştür. 2009 yılında Kilise, Selçuklu Belediyesi tarafından tekrar restore edilmektedir. Kilise muntazam taş ile yapılmıştır. Kilisenin iki avlu kapısı vardır. Birinci kapısından girilince solda kısmen kayaya oyulmuş müstahdem odaları vardır. Bazılarının ön kısımları çökmüştür. Güneye açılan ana kapıdan son cemaat yerine girilir. Buradan kilisenin şirvanlar halinde ikinci kısmını teşkil eden kadınlar mahfiline merdivenle çıkılan kısımlar vardır. Eskiden Hıristiyanlar da kilisede kadın ve erkek olarak ayrı ibadet ederlerdi. Son cemaat yerinin üstünde Yunan harfleri ile Türkçe tarih kitabesi bulunan kapıdan asıl mabede girilmektedir. Mabedi eteklerinde pencereler bulunan silindir bir kubbe örter. Kubbeyi dört fil ayağı tutar. Kubbenin sağ ve sol taraflarını tonoz kubbeler kanatlandırır. Mabedin apsidini yarım daire şeklinde dışarıya taşan bir kubbe örter. Solda birinci fil ayağının önünde halen yıpranmamış ahşap bir vaaz kürsüsü vardır. Apsidle asıl mabedi ayıran kısım alçı ve ahşap bölme kafesi de bir sanat yadigârıdır. Duvardaki kubbe içindeki renkli Hz. Meryem, Hz. İsa, Havariyyon ve aziz resimleri mevcuttur. Ana kubbenin altında ve tam ortada yuvarlak bir taşın altındaki mahzene yerleştirilen madenî bir sandıkta kadın ve erkek olmak üzere bir çift iskelet vardır. Göç esnasında bunlar Yunanistan’a götürülmüştür.
Mabet, I. Dünya Savaşı’nda askerî ve sıhhiye deposu olarak kullanılmıştır. Burada bir Alman doktoru idaresinde suni el, kol, bacak ve ayak yapılırdı. Daha sonra mabet askeri mühimmat deposu olarak kullanılmıştır. Kilisenin etrafına beton taş duvarlar örülmüş ve duvarların üstüne tel çevrilmiştir. Kilisenin dış duvarının güney ve doğu tarafında su kanalı ve yol geçmektedir. Kilisenin kuzeyindeki dış duvar tamamen bir uçurumun üstüne yapılmıştır. Bu kilise aynı zamanda ağaç oymaları ile de dikkat çekmektedir. Kilisedeki ahşap işçiliğinin, Selçuklulardan beri Konya ve çevresindeki ağaç işçiliğinin devamı olduğu söylenebilir. 1974 yılındaki tamirde ihata duvarları yenilenmiş kiliseye su getirilmiştir. Kilisenin avlusu bir mezarlık iken zamanla bahçe olarak düzenlenmiştir. Kilisenin üst tarafındaki düz alanda Ortodoks mektebi vardı.
Kilise yanında mektep, mezarlık ve misafirler için kiliseye ait bir evin bulunduğu belgelerden anlaşılmaktadır. 25 Zilkade 1278/25 Mayıs 1862 tarihli bir belgeye göre Büyük Kilise civarında Hıristiyan Mektebi ile Hacı Yorgi mülkü, mektep ve yolla sınır Sultan Alaeddin vakfına ait bir evlek bahçe kilisenin sınırında idi. Kilise yanında bulunan bu mektebin kilisenin kuruluşundan beri Sille’deki gayrimüslim çocuklarına eğitim verdiği söylenebilir. H.1260/M.1844’te kilisenin yanında kilisenin metropolit ve diğer misafirler için bir evi vardı.
Gevele Mabedi / Eflatun Manastırı / Aya Hariton / Ak Manastır
Hagios Khariton ve Deyr-i Eflatun olarak bilinen bu mabet, Konya çevresindeki en önemli kiliselerinden biridir. 274 yılında Roma imparatoru Avrialenos zamanında Saint Hariton adına yaptırılmış olan Aya Hariton Manastırı, Ak Manastır ve Eflatun Manastırı olarak da bilinip günümüzde de mevcuttur. Ramsey, Eflatun Manastırı’nın şehrin beş mil kadar kuzey batısında Takkeli Dağ eteğinde olduğunu söylemiştir. Yalnız Manastır da denilen bu yer Gevele Kalesi’nin Takkeli Dağ’ın eteklerinin birisinde Sille ile Akyokuş arasında ovayı ve Konya’yı görüş açısına alan hakim bir yerde dere içindedir.
Burası Frigler zamanında yer tanrısı Kübele’nin su perileri olan Silenlere tahsis edilmişti. Silenler şarap tanrısı Diyonisos’un nedimlerindendi. Yer tanrısının tapınakları daima yüksek dağlarda olurdu. Sen Pol’ün, Konya’da Hıristiyanlığı yaymasından sonra Konya patrik merkezi haline gelmişti. İlk Hıristiyanlar, Takkeli Dağ’daki Gevele Mabedi’nin kuzeyindeki ve Sille’deki vadilerde mağaralar kazarak kendilerine inziva yerleri ve mabetler yaptılar. Kayalara oyulan bu manastırın önceki devirlere ait olup sonradan manastır haline dönüştürüldüğü yönünde görüşler de vardır. Andronikos’un hükümdarlığı zamanında tamir edilmiştir. Çevresinde eski dönemlerdeki ünlü şahısların mezarları bulunmaktadır.
Selçuklu dönemi kaynaklarında Deyr-i Eflatun olarak da geçen Ak Manastır’ın Hıristiyanlık aleminde yayılmış bir şöhreti olup zamanın en kudretli keşişleri buradaydı. Manastır, Selçuklular döneminde en parlak dönemini yaşamıştır. Mevlânâ, zaman zaman burayı ziyaret ediyor, bilgileriyle adları Hıristiyanlık alemine yayılmış papazlarla ilmi münasebetler kurup, onları irşat etmişti.
Manastır dik bir kayaya oyulmuştur. Sağ tarafına bir istavroz, soluna bir el ve kazma kazınmıştır. Mabet yanlarında tonoz kubbeli birer dehlizi bulunan dört, dörder köşeli büyük sütun üzerinde yükselen bir ana kubbe şeklinde oyulmuştur. Doğu tarafındaki mihrabı ve vaftiz yeri yarım kubbe halindedir. Mihrabın sağında ve solunda pencereli, raflı, tek ve iki katlı oyma taş hücreler vardır. Bunlardan altısı sağlamdır. Yedisinin ön kısımları çökmüş ve yıkılmıştır. Mabedin kıble tarafında aynı şekilde dağa oyulmuş bir küçük kilise daha vardır. Bu yerler yakın zamana kadar askerî depo olarak kullanılmıştır. Manastırın güney tarafında mezarlık vardır. 20 Ramazan 1101/18-27 Haziran tarihli bi belgeden Konya’daki gayrimüslimlerin de cenazelerini Ak Manastır yanındaki mezarlığa getirip defnettikleri anlaşılmaktadır. Manastıra çıkarken vadinin solunda yine oyulmuş bir ayazma vardır. 8-10 adi taş basamakla merdivenle inilen bu yerin muhtelif yerlerinden sızan ve damlayan su, ortadaki çukura toplanır, suyun bol dolduğu zamanlarda burası bir sarnıç halini alırdı.
Mübadeleye kadar burası mamur bir halde olup Konya’nın ve Sille’nin pek makbul ve şöhretli mesiresi halinde idi. 1923’ten sonra harap bir hâle gelmiştir. Günümüzde askerî bölge içerisinde kalmıştır.
Hızır İlyaslık Kilisesi
Gayrimüslim mezarlığı içindeki Hızır İlyaslık Kilisesi, eski adı ile Kârhâne yeni adı ile Subaşı Mahallesi’ndedir. Mabet, Sille’nin yumuşak kayasına oyulmuş ve sonra sertleşerek asırların tahribine rağmen günümüze kadar gelmiştir. Mübadeleden sonra uzun yıllar boş kalmıştır. 1963 yılında Mustalli Ahmet BARDAKÇI, isminde bir Silleli mabedi 270 liraya Sille Belediyesi’nden satın alarak testi kârhânesi haline getirmiştir. Mabedin uzunluğu 22, eni 4, önündeki son cemaat yerinin eni 5 metredir. Bu kilisenin Hıristiyanlığın ilk dönemlerine ait olduğu tahmin edilmektedir.
Küçük Kilise
Küçük ebatta olduğu için bu şekilde isimlendirilen Küçük Kilise, Sille’de Baraj yolunda tepe üstünde inşa edilmiştir. Çevresinde Müslim ve gayrimüslimlere ait mezarlıklar vardır. Dikdörtgen planlı, moloz taşla inşa edilmiş, kapısı güneydedir. Kilisenin üstü beşik tonozla örtülüdür. Bu kilise halk arasında Süt kilisesi olarak da bilinir. Sütü çekilen anneler oraya giderek ziyaret ederlerdi.
Panaya Kilisesi
Panaya Mahallesi’ndeki bu mabede “Kinisis Tistheoku” adı verilmişti. Mabet Sille’yi güneyden kapayan dağın eteğinde olup kayalara oyulmuştur. İki kısımdan teşekkül eden kilisenin altında bir de bodrumu vardır. Kilisenin, dışarıya Mormi Mahallesi’ne penceresi açılır. Ön kısmında ayrıca şahnişinler görülür. Kilisenin birinci kısmına dört, ikinci kısmına altı sütun oyulmuştur. Birinci kısmın eni 9,10 m, boyu 6,20 m olup her tarafında sütunlarına ve duvarlarına yapılmış renkli Hz. İsa, Hz. Meryem ve aziz resimleri görülür. Bunların birçokları silinmiştir. Batısında vaftiz yeri vardır. Bir sütuna haç yapılmıştır. Mabet, manastır gibi Hıristiyanlığın ilk devirlerine kadar inen bir tarihe sahiptir. İç Kakma hastalığına uğrayanlar bir gece burada yatarlarsa şifa bulacaklarına inanırlardı. Mabette böyle hazırlanmış yataklar vardı. Rahip ve rahibeler hastalara bakarlar, yemeklerini de verirlerdi. Kilisenin önünde bir de çeşme olup zamanla yıkılmıştır.
Diğer Kiliseler
Sille’de bu kiliselerden başka kayalara oyulmuş daha birçok kilise vardır. Genelde Sille’de oturan keşişler tarafından kayalara oyulmak suretiyle yapılan bu kiliseler katakomp olarak kullanılmıştır. Bu mağaraların en büyüğü Aya Trifananun katakompudur. Ayrıca Profidis İlias Mabedi, Orta Mahalle’de Metamorfizi, Kârhâne Mahallesi’nde Aya Pavlus gibi eski dönemlerde küçük kiliselerin olduğu bilinmektedir. Çevrikler Kilisesi askerî kışlanın içinde bulunmaktadır. Aşağı Kilise askerlik şubesinin bulunduğu şimdiki top sahasının önünde idi. Kızıl Kilise askerlik şubesinin alanının üst tarafında idi. 25 Rebiyülahir 1261/04 Mayıs 1845’te ayakta olan Kızıl Kilise’nin yanında bağlar bulunuyordu. Sille’de yukarda bahsedilen kiliselerde birçok rahibin görev yaptığı belgelerden anlaşılmaktadır. Sille’de Hıristiyan din adamları her türlü baskıdan uzak görevlerini rahat bir şekilde yerine getirmişlerdir. Kayıtlarda Hıristiyan din adamlarına yönelik her hangi olumsuz bir davranışla karşılaşılmamıştır. Bu durum Sille’de farklı kültürden insanların bir arada barış ve huzur içinde yaşadıklarının da göstergesidir.
Silleli Hıristiyan din adamlarının devlet işlerinde de büyük hizmetleri oluyordu. Balkanlar ve diğer bölgelerdeki Hıristiyan din adamlarının özellikle milliyetçilik akımının etkisi ile Osmanlı Devleti’nin aleyhine birtakım faaliyetlerde bulunduğu bilinmektedir. Ancak Sille’de yaşayan Hıristiyan din adamlarının devlet aleyhine herhangi bir faaliyette bulundukları şimdilik tespit edilememiştir. Hatta, Silleli Hıristiyan din adamları devlet işlerine büyük bir özen gösteriyordu.
Faydalanılan Kaynaklar :
Sarıköse, B. (2008). Osmanlı Döneminde Sille. (Doktora Tezi). Ulusal Tez Merkezi Arşivi. (235268).
Tapur, T. (2009). Konya’da Tarihi Bir Yerleşim Yeri: Sille. Türk Coğrafya Dergisi. Sayı 53: 15-30, İstanbul
Özönder, H. (1998). Sille (Tarih, Kültür, Sanat). Basılı Kitap. Konya